Bilgi:
Türünde ilk olarak tasarlanan bu Hilye-i Şerif, canlar canı Sevgili Peygamberimizin Allah’ın gönderdiği “kendinde en ufak sapma ve kayma bulunmayan peygamberin en büyük yol ve yön gösterici olma vasfını” öne çıkarmak için tasarlanmıştır. Bu fikir, Kur’an-ı Kerim’in En’am Suresi’nin doksan yedinci ayetinden alınmıştır. Bu ayette Cenab-ı Hak, “Karanın ve denizin karanlıkları içinde kendileriyle yollarınızı doğrultmanız için sizin faydanıza yıldızları koyan odur. Biz, ilim sahibi bir topluma ayetlerimizi bütün incelikleriyle açıkladık” buyurmaktadır.
Hilye-i Şerif, Allah tarafından insanlığa bahşedilen Peygamber’den azami istifade konusunda gaflet edilmemesine net bir şekilde dikkat çeken ve uyarıda bulunan Hucurat Suresi yedinci ayetinin ilk cümlesi ile başlamaktadır. Bu ayette Allah, “Biliniz ki içinizde Rasulallah vardır!” buyurmaktadır. Gerçek bir Mü’minin önünde daima o vardır ve yol gösterir. Dünya ve ahiret hayatını kapsayan yolculukların gecesinde ve gündüzünde, karanın belirsizliklerinde ve denizin azgın dalgalarıyla karanlıklarında yol gösterici hep O’dur. O hiç şaşmaz, yanılmaz ve yanıltmaz. İşaretini açık ve nettir. Onu anlayan ve tutan mutlaka doğru yolu bulur ve mutlu sonuca ulaşır. Bu sebeple onun adı “Muhammed” ufka yıldız şeklinde yazılmıştır.
Yine O’nu daima hatırlatması ve Medîne özlemini teselli etmesi için gök kubbeden daha geniş olan bir Kubbe-i Hadrâ silueti yerleştirilmiştir.
Hilye metninin tercümesi şudur:
“Onun boyu ne çok kısa ne de çok uzundu. Orta boylu idi. Saçları ne kısa kıvırcık ne de düz uzundu. Kıvırcıkla düz arasında idi. Değirmi yüzlü, duru beyaz tenli, iri ve siyah gözlü, uzun kirpikliydi. İri kemikli ve geniş omuzlu idi. Göğsü, ortasından karnına kadar kılsızdı. İki avucu ve tabanları dolgundu. Düz değildi. Yürüdüğü zaman sanki yokuş aşağı iner gibi rahatlıkla ilerlerdi. Sağına veya soluna baktığında bütün vücuduyla dönerdi. İki omuzu arasında nübüvvet mührü vardı. Bu O’nun son peygamber oluşunun nişanesiydi. O, insanların en cömert gönüllüsü, en yumuşak huylusu ve en arkadaş canlısı idi. Onu ansızın görenler O’nun heybeti karşısında sarsıntı geçirirler, fakat yakından tanıyarak sohbetinde bulunanlar O’nu her şeyden çok severlerdi. Allah’ın salat ve selamı O’nun üzerine olsun.”
Hazret-i Ali radıyallahu anh, Hazret-i Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i tanımladığı zaman böyle anlattı.
Tasarım ve Hat:
Ali Hüsrevoğlu
Yazı Türü:
Sülüs-Nesih
Tezhip:
Ayfer Demir
Özelliği:
Türünde ilktir.